Her sabah istemediğin aynı iş için uyanmak, sevmediğin kişi ve işlere katlanmak, başkasının hayalleri ve hedefleri için emeğini ve zamanını kiralamak zorunda değilsin.
Peki neleri feda edeceksin kariyerin için, nelerden vazgeçeceksin sadece hayallerinden mi yoksa hayatından mı? Bir kere geleceksin bu Dünya'ya daha neyi bekliyorsun? Ay sonunu mu, borçları bitirmeyi mi, yoksa emekli olmayı mı ?
Git kendini ve hayatı keşfet, sevdiğin işi yap, hayallerini yaşa. Korkma istifa et, yarın değil bugün.
...
Kulağa güzel geliyor değil mi?
Özellikle son dönemde çok sık duyduğumuz cümleler, malum bir kişisel gelişim ve finansal özgürlük furyası almış başını gidiyor. Beyaz yakalıların kıravatlı esaretlikten kurtulup yurt dışında yeni bir hayat kurduğu, kimisinin kendi kurduğu işletmelerdeki başarıları, bazılarının şehirden kaçıp kırsala yerleştiği çiftçilik örnekleri ballandıra ballandıra anlatılıyor.
Hayatından memnun olmayan, muhtemelen geçim ve hayat stresi altında olan, bir kaçış yolu arayan insanlara başarılı olmuş bir avuç insanı pazarlayıp duruyorlar. Kendinizi her an hayallerini daha fazla erteleme, kır zincirlerini beyaz yakalı diye bir motivasyon veya tedx videosunda bulabilirsiniz. Çok güzel çok etkileyici ama orada bir durun. 6 yıl kurumsal firmalarda çalıştıktan sonra bunu denemiş biri olarak söylüyorum o iş o kadar da kolay değil.
Bende kurumsalda farklı sektörlerde çalıştıktan sonra biraz aileden gelme esnaf geninden, birazda girişimci olma hayalimden ve trendinden etkilenerek işimden ayrıldım ve gayrimenkul danışmanlık hizmetleri sunan bir ofis açtım. Öncelikle doğru zamanda, doğru yerde, doğru işi yapmak çok önemli. Bunun için piyasaya ve Dünya'ya hakim olmanız ile yeteneklerinizin buna uygun olması gerekli. Bazen de herşey kusursuz olsa bile elinizde olmayan sebeplerden batabilirsiniz örneğin çok iyi bir restoran açtınız mekanınız, konumuz, ekibiniz, lezzetiniz her şey çok başarılı ama iki ay sonra pandemi çıktığı için finansal gücünüz yoksa ve önünüzü göremiyorsanız kapatmak zorunda kalabilirsiniz. Bir cümlede bile dikkat ettiyseniz bir sürü elinizde olan veya olmayan etken var. Ve maalesef sizin bilginiz, eğitiminiz, deneyiminiz, kişiliğiniz, becerileriniz, sermayeniz, imkanlarınız dışında elinizde olmayan dış etkenleri de ön görmeniz gerekli. Örneğin ciddi bir yatırım yaptınız işle ilgili global bir gelişme, hükümetin aldığı bir karar, siyasi sosyal ve ekonomik bazı toplumsal gelişmeler bulunduğunuz sektöre zarar verebilir hatta o sektörü büyük ölçüde bitirebilir. Örneğin bir araç aldınız Uber işini yapmaya başladınız bir anda ülkede Uber yasaklanabilir ve aracınızla baş başa kalabilirsiniz. Veya instagram üzerinden ürün veya hizmet satıyorsunuz bir sabah uyandığınızda instagram kapatılmış olabilir. (Günlük 2 milyar ₺ ticari hacmi olan instagram'ın 9 gün kapatılması gibi)
Bir yerde çalışmak çok mu kolay sanki derseniz muhakkak her işin kendine göre zorluğu var muhakkak toksik ortamlarda kariyerinin bir kişinin iki dudağına bakması da pek keyifli olmayan bir durum. Mesleğinizin veya yetkinliğinizin kabul görür bir karşılığı ve zorunluluğu yoksa yada bir sistem yatırımcısı değilseniz tabi ki bir esnaf, iş veren, mükellef olmak çalışan olmaktan daha zor. İş olsa da olmasa da faturaları, sigortaları, vergileri, maaşları düşünmeden hepsinin sorumluluğunu üstlenmen gerektiğini, kurumsalda müşterinin senelerdir tanınan markana geldiğini burada senin markanı pazarlamak için insanlara gittiğini, 8-6 rutininden veya mesaiden sıkılırken daha fazla çalışman gerektiğini genelde pembe hayallere başlanan işlerde maalesef herşeyin tam tersi yeni bir düzene alışman gerektiğini duvara tosladığında anlıyorsun. Daha önce de esnaf babamdan görmüş ve bireysel olarak da birçok defa deneyimlemiş olmama rağmen bende aynı hataları yaptım. Tabi ki herkes sevdiği işi yaparak finansal özgürlüğünü kazanmak daha özgür ve konforlu bir yaşam ister. Bunun için daha iyi analiz edilmiş, fizibilitesi iyi yapılmış, kendinizin ve şartlarınızın uygun olduğunu düşündüğünüz bir yol çizmek için iyi hazırlanmanız gerekli. Yoksa Türk işi kervan her zaman yolda düzülmüyor. Siz yine de bu trende kapılıp fazla gaza gelmeyin ama hayallerinizden de vazgeçmeyin. Kendinize ve hayatınıza ciddi bir risk getirmeyecek ise gerekli şartları sağladığınızı düşünüyorsanız ömür boyu aklınızda kalacağına yine de denemekte fayda var. Tekrar tekrar vurgulamak gerekir ki; projeniz ve temeliniz sağlam olmadan inşaata başlamayın, sonuca değil sürece odaklanın, ekstra sabırlı, azimli ve aktif olunmalı ki süreç sizin için daha kolay ve başarılı olsun.
Aslında ne kadar konuşsak lafı güzaf, çünkü şöyle de bir gerçek var.
Bazı şeyleri yaşamadan göremezsin, deneyimlemeden öğrenemezsin.
Bu konuya henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...