Squid Game, son günlerde adından söz ettiren bir Güney Kore dizisi. Henüz 17 Eylül'de yayınlanmasına rağmen kurgusu nedeniyle herkesin beğenisini kazandı ve en çok izlenen Netflix yapımı oldu.
13 yıldan fazla bir süredir düşünülen hikâye, borçlar içinde boğulan ve onları ödeyemediği için çaresiz kalan, 6 çocuk oyununa katılmayı kabul eden ve hayatta kalmaya çalışan 456 kişinin hayatı hakkındadır. Bu oyunlarda kazanan kişi çok büyük miktarda para alacaktır. Dizi sonrası biraz araştırdığımda kural ve kanunlara uyan, çalışkan, demokratik, sosyo ekonomik ve kültürel olarak gelişmiş bir ülke olmasının haricinde cinsiyetçi ve sosyal sınıfın olduğu, ağır bir kapitalizmin yaşandığı bir toplum gördüm.
Peki Güney Kore'de durum bu kadar vahim mi ?
Savaş sonrası Kuzey ve Güney diye iki farklı ülkeye ayrıldıktan sonra Kuzey Kore'nin Dünya ile bağı koparılmış 50 yıl geriden gelen kapalı ve baskıcı bir ülke olduğunu başındaki diktatörden biliyoruz. Güney Kore ise gelişmiş, teknolojisi güçlü, uluslararası dev markaları olan, refah seviyesi yüksek bir ülke olarak hatırlıyoruz.
Güney Kore'de insanlar o kadar çok çalışıyorlar ki sosyal hayat yok denecek kadar az. Ülkede çok çalışmaktan ölmek diye bir kavram var 'gwarosa' diye ifade ediliyor ve stres, kalp krizi, inme kaynaklı ölümlere sebep olduğunu belirtiliyor. İnsanların iş yerinde yatması yaygın bir durum çünkü gecelere kadar çalışıyorlar, izin kullanımı yok denecek kadar az hal böyle olunca Seul belediyesi zaman zaman işyerlerinin elektriğini kesip evlerine gitmesi gerektiğini hatırlatıyormuş.
İnsanlar günde ortalama 5.5 saat uyuyor, geri kalan saatlerinin çoğunu ise çalışarak geçiyorlar. Kariyer yapmak için çocuk yapmıyorlar, Dünya ortalaması en düşük ülke. İş hayatında rekabet çok fazla. Kariyerlerinde ön planda olmak için sadece çalışmak yeterli değil, güzel ve yakışıklı olmayı da önemsiyorlar ve sırf bu yüzden kadınların %75'i estetik yaptırıyor. Bu durum o kadar normal ki çocuklar üniversitesi kazandıklarında aileleri onlara hediye olarak estetik yaptırıyor. Okullar sabah 07.00'de başlıyor 16.00'da bitiyor. Sonrasında kurs ve etütler oluyor öğrenciler akşam 20-21.00'den sonra ancak evlerine gidebiliyor. Çocuk yaşta sorumluluk almaya başlıyorlar sınıflarını, okullarını çocuklar temizliyor. Finlandiya dan sonra eğitimde en başarılı ülke olarak kabul ediliyor. Çocuklara bu yaşta yüklenen sorumluluk ve rekabetçi ortam aile baskısı ile buluşuyor ve iş hayatı ile birlikte hayatlarının sonuna kadar devam ediyor. Belki de bu yüzden Dünya'da Japonya'dan sonra en fazla intihar vakasının gerçekleştiği ülke olarak göze çarpıyor.
Dünyadaki en büyük 5. İhracatçı ülke. Ülkedeki araçların %90'i yerli üretim. İsraf kaynaklı tüketim hoş karşılanan bir durum değil, yemek artıkları için özel bir poşet var bir karış büyüklüğünde bu poşet 8₺ ye satılıyor ve devlet bir nevi atılan çöpten yenmeyen yemekten bile vergi alıyor.
Dizi drama, gerilim ve sansürsüz şiddetin ötesinde, bize bazı mesajlar da veriyor. Bizi finansal kaygılar, ekonomik sorunlar üzerine düşünmeye itiyor. “Squid Game”, finansal sorunları nedeniyle zorluk yaşayan insanların kırılganlıklarını kötüye kullanan bir kurgu sunsa da bir kriz durumunun nasıl önlenebileceği veya etkilerinin nasıl azaltılabileceği üzerine düşünmek için bir fırsat oldu.
Siz siz olun ikinci sezon için 'aday' olmaktan kaçının! İşte bazı ipuçları;
- The Squid Game'deki birçok karakter, borçlarını ödemek için sürekli çağrılar alır. Borçlar bir gecede çözebileceğiniz bir şey değil. Ancak planlama, disiplin ve düzen ile dengeye dönebilirsiniz.
- Ne kadar ödemeniz gerektiğini analiz edin. Dizinin ana karakteri olan Seong Gi-hun, önce onları geri ödeyip ödeyemeyeceğini düşünmeden borç ister. Asıl olan hesaplarınızı kapatmak için ne kadar gerçek paranız olduğunu tanımlamanızdır.
- Tuzağa düşmeyin. Borçlarından kurtulamayanların çoğu, borçlarını öderken kredi kabul etme alışkanlığına sahip, bu da sadece borçlarını arttırır ve ödeme sürelerini uzatır.
- Umutsuzluk sizi tüketmesin. Borç verenlere veya aracılara başvurmayın. Kaçınılması gereken başka şey de şans oyunları oynayarak bir şeyler kazanılacağını ummaktır.
- Ek gelir bulun. Dizide gördüğümüz gibi kaçmak çözüm değil. Kredilerinizi ilerletmek için fazladan iş veya kar getirecek küçük bir girişim için zaman ayırın. Kısa vadede yüksek kazanç vaad eden dolandırıcılara dikkat edin.
- Gereksiz harcamaları azaltın. İstek ve ihtiyaç harcamalarınızı iyi yönetin.
- Finansmanımızı düzenleyin. Paranızı yönetmeniz için basit bir model, 60-30-10 kuralını kullanın. Öncelik %60’ını ihtiyaçlara, %30’unu isteklere ve %10’unu da birikime ayırın.
- Acil durum fonunuz olsun. Bu, birikim için ayrılan paradan alınabilir.
Bu konuya henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...